7 Şubat 2014 Cuma

HERKES FACEBOOK ALFABESİYLE KONUŞUYOR; BİR BEN ÖĞRENEMEDİM …



Sevda nerdeyse bir yıldır bıkmadan usanmadan Salih’i geri döndürmek için yalvarıyor, ağlıyor paylaşımlarında. Bazen eyvallahsız, başı dik kadın ayaklarına yatıyor ama kendi de yemiyor bu pozları, bir paylaşım sonrasında yine salya sümük ağlamalar, özledim, seviyorum, uyuyamıyorum, geberiyorum… mesajları. O bu kadar acı çekmese Salih’le bir başlangıç yapardım belki ama Sevda’nın bu kadar acı çekmesi beni durduruyor; madem onun için bu kadar önemli, belli ki çok şeyler yaşamışlar birlikte, ben kolayca vaz geçebilirim, Salih peşimi bıraksın, Sevda’ya dönsün, mutlu olsunlar diye bekliyorum; Salih’in mesajlarına sessiz kalıyorum ama kardeşim nerdeyse bir yıl dolacak ne Sevda Salih’ten vazgeçti, ne Salih benden; tek inatçı olmayan ben miyim bu üçlüde ???  Aman da ne üçlü ya; garabet üçlü … Ne olaydı bana Salih gibi bir yıl boyunca ısrarla, inatla asılan, gönlümün soru işaretsiz kabul ettiği, kalan yıllarımı birlikte geçirmeye içimde en ufak bir şüphe olmadan ‘evet’ diyeceğim kişi olsaydı … Neylersin işte; Salih, kör talih …

Sevda da tıpkı Salih gibi, liseli aşık kıvamında paylaşımlar yapıyor; ne güzel, aynı dilden konuşuyorlar, Salih ona dönse de hayatımdan çıksa, birlikte  mutlu mesut yaşasalar … Sanırım ben bu dünyaya ait değilim ve yine sanırım bu dünyaya ait bir erkekle gelecek düşünmemeliyim. Marslı erkekler nasıl acaba, onların da dünyalılar gibi duygusal zekaları on beş yaşında düzeyinde midir ???

İşte Sevda’nın paylaşımları … Allah’ım, niye beni de onlar gibi yaratmadın ???????

Ne rüzgar anlatabilir fırtınayı
Ne de yelkenli
Sürüklenişimi
Ne ben anlatabilirim
İçimdeki sensizliği
Ne de sen
Anlayabilirsin
Anlatamadıklarımı…

Sevda’nın bir başka paylaşımı; paylaşımlarının hepsi kopyala yapıştır, içlerinde ruha, yüreğe dokunan, kendisine ait bir kelime yok. Benim, sadece  “özledim” kelimemle koşarak gelecek adamı yüzlerce hazır paylaşımla getiremiyor işte; zamane feast food aşkları …

Güneş gibi sevmedik,
Akşam batarız diye.
Yıldız gibi sevmedik,
Kayar düşeriz diye.
Rüzgar gibi sevmedik,
Eser geçeriz diye.
Allah için sevdik,
Ahrette dahi
Bitmesin diye…

Hazırlop paylaşımlarla gerçekten duygulanıyorlar mı bunlar allasen ??? Salih bana kendine ait tek cümle yazsaydı, ona giderdim belki de … Kararsızdım, soru işaretleri vardı kafamda, beni ikna edecek cümleyi yazmaması işime geldi, akışa bıraktım, hayatıma kimseyi alacak durumda değildim, zamanla unutmayı seçtim.

Sevda arada delleniyor Salih’e laf sokuşturuyor: “İçimde birikmiş bir kamyon öfke var… Lakin kimin üzerine yıkacağım konusunda fikrim yok…”
Bazen de Salih’e hıncını belli ediyor; “İntikam almayı sevmem ama ödeşmek adettendir.” gibi paylaşımlarıyla.

Salih’in kendisini Facebook'tan takip ettiğini varsayarak yaşıyor; “Sinirlerim çok saygılıdır benim; bazılarını görünce ayağa kalkar.” türü paylaşımlarıyla sürekli ona hitap ediyor.

Bazen kendisini benimle kıyaslayarak, Salih’e akıl veriyor kendince:

Asalet boyda değil soyda,
İncelik belde değil dilde,
Doğruluk sözde değil özde,
Güzellik yüzde değil yürekte,
Olmalı!!

Salih’ten ses çıkmayınca belki yüzünce kez yine karar alıyor;

Hayatıma format attım
Geçmişime RESET attım
Beni üzen ne varsa
Geri dönüşüm kutusuna kattım…
OHH BEEE
Rahatladım:)

diyor garibim, bir türlü rahatlayamıyor ama...  Salih’le ne yaşamışsa yaşamış, unutamıyor bir türlü. Bir gün Salih’i kabul edecek olsam, sırf bu kadının reklamlarından olacak. Ben kendimden sekiz yaş büyük adamı yaşlı bulurken, bu kadın kendinden on dört yaş büyük adam için bir yıldır yanıp tutuşuyorsa, bunda bir iş var, bu adamda benim bilmediğim bir şeyler var, diyorum bazen …

Kendine moral vermek için sık sık şu paylaşımı yapıyor Sevda:

Aklımı almaya aklın yetmez
Uğraşmaya sabrın yetmez
Ben kendimden bu kadar eminken
Alayı gelsin hiç fark etmez

diyor diyor ama bir sonraki paylaşım, Zekai Tunca’nın Gülü Susuz Seni Aşksız Bırakmam şarkısı; deli oldu kadıncağız. Şuna şaşıyorum; bu kadın babaanne, otuz yaşına yaklaşmış oğlu var, nasıl böyle açık açık paylaşabiliyor kendisini terk edip başka kadının peşinden koşan bir erkek için ağlayıp sızlayan yakarışlarını ???  Oğlu utanmıyor mu hiç, “Anne, yapma ayıp oluyor, çevremden utanıyorum, bari gizli profil aç…”  demiyor mu diye düşünüyorum bazen.

Gözlerini gözlerime mühürlediğimden beri
Hiçbir bakış silemedi GÖZLERİMDEKİ SENİ...

Tahammülsüzüm, eyvallahım yok kimselere… Samimiyetler sahte geliyor artık … Birçok insana güvenmiyor, bakıyorum, seçiyorum, gülüyorum, geçiyorum!...

diye kendine gaz vermeye çalışıyor ama yemiyor, ne yazık ki içi kan ağlıyor, özlemle yanıp tutuşuyor zavallı Sevda … Beni başka bir kadın için terk eden adamın canı cehenneme, bir damla gözyaşıma  kurban ederim onu, adını bile anmam, diye düşünüyorum. Sevda gibi kadınlar kadınlığı ucuzlatıyor, ayağa düşürüyor. Erkekler bütün kadınları öyle sandığı için sanırım erkeksiz bir hayat kurmalıyım kendime; BEN ONLARDAN DEĞİLİM, demenin ne anlamı olur ki ... Bu alemde nasılsa herkes, ben farklıyım, ben özelim, ben güzelim... diyor. Kömürle elmas birbirine karışmış, kimsenin tonlarca kömür arasındaki elması arayıp bulmaya zamanı ve niyeti yok ... Bana gelince,  bütün dünyayı aramam gerekse de, bana Doğu'nun Şule'ye baktığı gibi bakacak adamı arayacağım; bulamasam da ümidiyle yaşamak bile güzel ... Karıncanın Hac yolculuğu hesabı; bulamasam da yolunda ölürüm ...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder