1 Şubat 2014 Cumartesi

ELBETTE YANIMA YOLDAŞ ARIYORUM AMA ACELEM YOK ...

Manisa'da Serkan'dan boşanmaya, İstanbul'a yerleşmeye karar vermişim ama Berke lise giriş sınavında etkilenmesin diye bir buçuk yıl aynı evde kalmaya, hiç bir şey yokmuş gibi hayata devam ediyorum. Günler cehennem azabı, sonuna kadar dayanabilecek miyim, diye tırmalayıp duruyorum. Psikolojik tedaviye başlamışım, ilaçlar daha beter etmiş, nerdeyse çıldıracağım. Sabahları yataktan kalkmak için bir nedenim yok, hayatın bitip tükenmeyen döngüsü iyice bunaltmış, çocuklar olmasa günler geceler boyu yatakta tavanı seyredip duracağım. Dört kişinin yaşadığı evi tek başıma temizlemekten, alışveriş, yemek, bulaşık, çamaşır, ütü... koşturmaktan anam ağlıyor. Yıllardır eğlenmeyi, gülmeyi unutmuşum; hayatla kıyasıya mücadele içindeyim. Kalp çarpıntısı, sıkışması ve ritim bozukluğu şikayetiyle gittiğim doktor, bütün tetkiklerden sonra kalbimde bir sorun olmadığını, stres kaynaklı kalp romatizması başladığını söylemiş. Benim için tam anlamıyla, ÇIKIŞ YOK ...

Facebooktan sarkıntılık eden, yakınlık kurmaya çalışan  tipleri bertaraf ederken, bir tanesi uzun çabalardan sonra aklımı çeldi. Duygulu, dinlemeyi bilen, kadına değer veren adam gibi adam çıktı karşıma, ne güzel, diyorum. Derdimi paylaşıyor, yol gösteriyor, sağlığımı, ilaçlarımı takip ediyor; onunla konuşurken mutlu oluyorum fakat yeni bir ilişkiye başlamaya dair korkularım, kararsızlığım var. Salih de beni kazanmak için mücadele etmekten yoruluyor belli ki, facebook sayfasında sohbet ederken başka bir kadınla görüşmesini yakalıyorum. Bunun üzerine görüşmeyi kesip engelliyorum fakat neredeyse bir yıldır kadın erkek pek çok profille bana ulaşmaya çalışıyor; o olduğunu gördükçe engelliyorum fakat vaz geçmiyor. Sevda da kendi profilinde Salih'i geri döndürmek için ağlayıp sızlıyor. İkisinin sayfasını da takip ediyorum her gün; Sevda Salih için ölüp bitiyor paylaşımlarına bakılırsa, Salih de benim için... İstemeden içine girdiğim gülünç bir aşk üçgeni ...

Konuşmalarımızdan sonra Salih'e kapıldım doğrusu ama hayatı anlamamış olması, facebooktan kadın düşürmeye çalıştığı izlenimi vermesi beni durdurdu. Belki o da yüzlerce kadın içinde hayatının kadınını arıyordu. Onu tanıdıktan sonra hep, böyle bir erkek sanal hayatta değil de gerçek hayatta karşıma çıksın, diye düşündüm. Karşıma çıktığı her seferinde içim titrese de onu hayatıma sokma cesaretini kendimde bulamadım ve her seferinde reddettim.

Boşanmaya karar verdiğim ilk aylar, henüz enerjim ve güzelliğim geçmeden hayatıma birisi girse, diye telaşım vardı; şimdi vaz geçtim arayıştan.Kaliteli, kişilikli, toplumsal duyarlılığı yüksek, benim gibi, daha güzel bir dünya için mücadele eden biriyle bundan sonraki hayatıma başlamayı isterdim. Sevmek, sevilmek, sınırsız, hesapsız birbirimizin ruhunda kaybolmak, tek olmak, hayatın karşısına birlikte dikilmek, ona sırt vermek, ona sırtımı yaslamak, kendimi onun huzurlu limanına bırakmak, ona liman olmak... çok isterdim. Sanal ortamda pek çok pinpon talibim oldu.  Altmış yaş ve üstünün ısrarlı talepleri, yaşıtım veya yaşıma yakın erkeklerden ses çıkmaması; eli yüzü düzgün erkeklerin hep sahiplenildiği, evliyken kadın düşürmek peşinde oldukları; elden ayaktan düşmüş bakıma muhtaç, hayatlarını başka kadınların peşinde harcayan pinponların da bayatlarını bana kakalamaya çalıştıkları sonucuna götürdü beni ...

Hayatım boyunca aile, akraba çevremde sağlam, kaliteli çok kadın gördüm ama yeryüzünde kaliteli erkek ya yok ya da ben rastlamadım ... Türk aile yapısı, gelenekler, din adına yapılan yanlışlar, erkeğe kaliteli olmama, istediği gibi yaşama ayrıcalığı veriyor belli ki ... Bu, tercih edilebilir bir ayrıcalık değil ama tercih ediliyor ne yazık ki ... Serkan da evlenmeden önce kendisini sıradışı, farklı, kaliteli göstermiş; daha sonra iki çocuğun ve evin bütün yükünü bana atıp, kadınsın, yapacaksın, dememiş miydi !!! Kurulu düzenin arkasına saklanmak erkeğe rahatlık ve evlilik dışı ilişki hazzı veriyor nasıl olsa; bu nimetleri tepen aptal olsa gerek ... Erkek ne kadar kaba, hoyrat, bencil olursa olsun, kendisine katlanan, sırtlayıp taşıyan kadın mutlaka oluyor. Bir de ortalığa düşmüş kadınlar var ki, bacağını açmış bekliyor, nerde az buçuk ev hayatından bunalan bir erkek var, hooopppp cumba yatak; sınırsız hizmet, sınırsız zevk .... Bu erkekler evdeki çilekeş kadınlarına dönüp bakarlar mı artık !!! Kadın, annelik duygusundan dolayı, istese de bencil olamıyor, erkek gibi tensel zevki hayatın merkezine koymuyor ve hatta onu tamamıyla unutuyor; erkeğinin başka tenlerde kendisine ihanet ettiğinin farkında bile olmuyor. Kendini çocuklarına adayan kadın, nasıl olsa hayatın bütün yükünü sırtlamak zorunda; evin erkeği de arada geçiniyor işte ... Nasıl olsa yemek pişiyor, bir kap da o yese ne olur; çamaşır makinası onun için açılmıyor ya, arada onunkiler de yıkanıversin... Bizim yıkayıp ütülediğimiz giysileri giyip, hiç utanmadan başka kadınlara gidebiliyorlar.


Yine geleyim ben başa; artık bıraktım yoldaş, hayat arkadaşı, sevgili aramayı... Kötünün iyisine razı değilim; Amazonluğa alıştım nasıl olsa. Dört yıldır iki kişilik yatakta yalnız yatıyorum ferah feza; rahata alıştım iyice; rahatımı bozacak adamı kolay bulmayacağımı biliyorum. Bedenime sahip olmak için bin bir takla atan, seviyormuş numarası yapanları ayırt etmesini biliyorum çok şükür; ya adam gibi adam olur, ya da hiç olmaz; benim için kayıp değil...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder