4 Şubat 2014 Salı

GÖLGE ETMEYİN BAŞKA İHSAN İSTEMEZ, KADINLARIN ÜSTÜNDEN ELİNİZİ ÇEKİN !!!...


Dünyanın her yerinde kadınlar eziliyor, sömürülüyor, politik çıkarlara alet ediliyor. Ülkeyi idare edemeyen, 
ekonomik ve siyasal sorunlara çözüm bulamayan başarısız yönetimler, din sömürüsü yaparak, kadınları 
kullanarak halkın desteğini arkasına alıp, iktidarda kalma yolunu seçiyor. Türkiye'de de  Menderes'ten beri 
böyledir. Şimdiki iktidarın başı ise bu konuda, gelmiş geçmiş yöneticilerden çok daha tehlikeli yollara sapıyor. 
Ne zaman başı sıkışsa, gündemi değiştirmek için kadınları yem olarak toplumun önüne atıyor; din ve kadınların arkasına saklanıyor hemen... Kadınlar her yerde malzeme; kapitalizm, her yerde kadını kullanır, araba lastiği reklamını bile çıplak kadın bedenini kullanarak yapar. Dini dünyevi arzularına alet edenler kadını sadece şehvet malzemesi ve çocuk doğurma makinesi olarak görür, toplumsal hayattan çekip eve hapsetme yolları arar. Bu kokuşmuş sistemde kadın her zaman ve her şeyi satar; en ucuz, en beceriksiz iktidarları bile...
Başbakan’ın, “Benim başörtülü gelinimi yerlerde sürüklediler, üstüne işediler…” gibi asılsız sözleri,  kadın 
üzerinden, kadın malzeme yapılarak, kendisine düşman gördüğü kesimi, sözlerine inanan kitleye, kendi deyimiyle, onun yüzde ellisine kırdırma planıdır…

"Kız ve erkek öğrenciler aynı evde kalıyor, valiye talimat verdim, bir şekilde denetleyeceğiz. Devlet 
yurtlarında kız ve erkek öğrencilerin karışık kalmasına müsaade etmiyoruz. Bazı yerlerde yurtlar noktasında 
ihtiyacına cevap veremediğimiz için evlerde kalma noktasında sıkıntı yaşanıyor. Buralarda güvenlik güçlerimize 
gelen istihbari bilgiler var. Valiliklerimiz bu durumlara müdahale ediyorlar. Komşular bunun ihbarını yapıyor. Buralarda nelerin olduğu belli değil. Karmakarışık her şey olabiliyor. Sonra anneler babalar feryat ediyor. Muhafazakar demokrat parti olarak biz buna müdahil olmak zorundayız. Bu ülkede annelerin, babaların kahir ekseriyetinin bu işlere asla müsaade etmeyeceğini bilen insanım. Nerede nasıl seslerin yükseldiğini bilen insanım. 
Bu işte biz kararlı adım atmaya mecburuz.” Başbakanın, öğrenci evleri üzerinde cadı avını başlatan bu 
sözlerinden sonra, tertemiz çocuklarımızın evlerine baskınlar yapıldı; ailelere, okutmak için gönderdiğiniz
çocuklarınız fuhuş yapıyor, mesajı verildi. Anneler babalar Başbakan’a çocuklarımızın başını bekle, diye feryat ediyorlarmış… Bu ülkede anneler babalar Başbakandan, teröre, vatan toprağının bölünmesine, Türklüğün 
ayaklar altına alınmasına, Cumhuriyetin tepelenmesine, Atatürk’ün adının aşağılık ağızlara sakız edilmesine, 
ordunun savaşamaz duruma getirilmesine, kozmik odaya girilip savaş planlarının ortalığa saçılmasına, ülke kaynaklarının emperyalizme peşkeş çekilmesine, intihar ettiren işsizliğe ve yoksulluğa, ülkenin namus ve aydın birikiminin kumpasla zindanlarda çürütülmesine çözüm bulmasını istemiyorlar da, kızlarımızın başını tut, diyorlar; 
gel de inan … Gündemi değiştireceğim diye nice insanın namusuyla, canıyla oynuyor. Hesabı hep kadın 
üstünden …

Trakya Üniversitesi Öğrencisi 20 yaşındaki Hasan Özdemir, kız arkadaşının evindeyken komşunun ihbarı 
üzerine polisler kapıya gelince Hasan, kız arkadaşına laf gelmesin diye 4. katın balkonundan aşağıdaki balkona sarkmaya çalışıyor fakat yere çakılarak ağır yaralanıyor; on günlük yaşam mücadelesinden sonra hayatını 
kaybediyor. Şimdi Hasan’ın katili kim??? Acımı anlatacak kelime bulamıyorum… Kızım arkadaş seçerken cinsiyetine değil, insan olup olmadığına bakar; erkek arkadaşları da bizde kalır, annelerinden uzaktaki bu yavrucaklara elimden geldiğince annelik yapmaya çalışırım. Kızım da erkek arkadaşlarının evinde kalır. Öyle istiyorum ki, bizim kızlar erkek arkadaşlarının evindeyken polis baskın yapsın, ben Ulusal Kanal ve Aydınlık gazetesini çağırayım, polislere, “Sana ne, başka işiniz mi yok??? Memleketi ayakkabı kutularında götürenlerin 
peşine düşün!!!” diyeyim. Kara mizah gibi yaaaa, memleket ne durumda, bunlar neyin peşindeler!!! Kızlarımızın üstünden elinizi çekin; iş arıyorsanız, ben size iş göstereyim…

Yoksulluk nedeniyle dedesi yaşında adama satılan çocukları korusun devlet, kızlarımızı biz koruruz … Yatılı okullarda tecavüze uğrayan kız ve erkek çocuklara sahip çıksın. Bankamatiklerde, parklarda, sokaklarda,
 köprü altlarında sabahlarken tecavüze uğrayanlara sahip çıksın, onları korusun Başbakan, kızımı ben korurum… On iki yaşında evlendirilen, on dört yaşında ölü bulunan Kader’i, boşandığı kocası tarafından öldürülen Ayşe 
Paşalı’yı korusun, kızımı ben korurum, iş bana kalmaz, o kendini korur … Töre cinayetlerine kurban edilen yavrucakları korusun Başbakan; sokak ortasında gırtlağı kesilen kızlarımıza Devlet Baba olsun …
İstanbul Başakşehir, parababalarının, bürokrat ve siyasetçilerin imam nikahlı eşlerine açtıkları evlerle dolu; Metristepe’ye Metrestepe dendiğini yazmıştı bir gazete. Hiçbir kadın ikinci, üçüncü eş olmayı kabul etmez; o kadıncağızları bu duruma mecbur eden koşulları ortadan kaldırsın devlet … Dövülen, baskı gören, öldürülen 
kadınlar için göstersin devletin gücünü… Koskoca devletin gençlerin kapısına gidip, kızlı erkekli kalamazsınız, 
ayrılın, demesi ayıptır, devletin gücünü aşağılamaktır. Devlet devletliğini bilsin, büyüklüğünü göstersin, iktidarların başarısızlığını örtmek için kadını malzeme yapmasın. İki yıldır ayrılmaya karar verdiğim eşim, bana zarar verir 
diye korkumdan  boşanma dilekçesini mahkemeye veremiyorum; kızımı değil, beni korusun devlet ...



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder