Dünyanın her yerinde kadınlar
eziliyor, sömürülüyor, politik çıkarlara alet ediliyor. Ülkeyi idare edemeyen,
ekonomik ve siyasal sorunlara çözüm bulamayan başarısız yönetimler, din
sömürüsü yaparak, kadınları
kullanarak halkın desteğini arkasına alıp, iktidarda
kalma yolunu seçiyor. Türkiye'de de Menderes'ten beri
böyledir. Şimdiki iktidarın
başı ise bu konuda, gelmiş geçmiş yöneticilerden çok daha tehlikeli yollara
sapıyor.
Ne zaman başı sıkışsa, gündemi değiştirmek için kadınları yem olarak
toplumun önüne atıyor; din ve kadınların arkasına saklanıyor hemen... Kadınlar
her yerde malzeme; kapitalizm, her yerde kadını kullanır, araba lastiği
reklamını bile çıplak kadın bedenini kullanarak yapar. Dini dünyevi arzularına
alet edenler kadını sadece şehvet malzemesi ve çocuk doğurma makinesi olarak
görür, toplumsal hayattan çekip eve hapsetme yolları arar. Bu kokuşmuş sistemde
kadın her zaman ve her şeyi satar; en ucuz, en beceriksiz iktidarları bile...
Başbakan’ın, “Benim başörtülü
gelinimi yerlerde sürüklediler, üstüne işediler…” gibi asılsız sözleri, kadın
üzerinden, kadın malzeme yapılarak,
kendisine düşman gördüğü kesimi, sözlerine inanan kitleye, kendi deyimiyle,
onun yüzde ellisine kırdırma planıdır…
"Kız ve erkek öğrenciler aynı evde kalıyor, valiye talimat verdim, bir şekilde denetleyeceğiz. Devlet
yurtlarında kız ve erkek öğrencilerin karışık kalmasına müsaade etmiyoruz. Bazı
yerlerde yurtlar noktasında
ihtiyacına cevap veremediğimiz için evlerde kalma
noktasında sıkıntı yaşanıyor. Buralarda güvenlik güçlerimize
gelen istihbari
bilgiler var. Valiliklerimiz bu durumlara müdahale ediyorlar. Komşular bunun
ihbarını yapıyor. Buralarda nelerin olduğu belli değil. Karmakarışık her şey
olabiliyor. Sonra anneler babalar feryat ediyor. Muhafazakar demokrat parti olarak
biz buna müdahil olmak zorundayız. Bu ülkede annelerin, babaların kahir
ekseriyetinin bu işlere asla müsaade etmeyeceğini bilen insanım. Nerede nasıl
seslerin yükseldiğini bilen insanım.
Bu işte biz kararlı adım atmaya mecburuz.”
Başbakanın, öğrenci evleri üzerinde cadı avını başlatan bu
sözlerinden sonra,
tertemiz çocuklarımızın evlerine baskınlar yapıldı; ailelere, okutmak için
gönderdiğiniz
çocuklarınız fuhuş yapıyor, mesajı verildi. Anneler babalar
Başbakan’a çocuklarımızın başını bekle, diye feryat ediyorlarmış… Bu ülkede
anneler babalar Başbakandan, teröre, vatan toprağının bölünmesine, Türklüğün
ayaklar altına alınmasına, Cumhuriyetin tepelenmesine, Atatürk’ün adının
aşağılık ağızlara sakız edilmesine,
ordunun savaşamaz duruma getirilmesine, kozmik
odaya girilip savaş planlarının ortalığa saçılmasına, ülke kaynaklarının
emperyalizme peşkeş çekilmesine, intihar ettiren işsizliğe ve yoksulluğa,
ülkenin namus ve aydın birikiminin kumpasla zindanlarda çürütülmesine çözüm
bulmasını istemiyorlar da, kızlarımızın başını tut, diyorlar;
gel de inan …
Gündemi değiştireceğim diye nice insanın namusuyla, canıyla oynuyor. Hesabı hep
kadın
üstünden …
Trakya Üniversitesi Öğrencisi 20
yaşındaki Hasan Özdemir, kız arkadaşının evindeyken komşunun ihbarı
üzerine polisler
kapıya gelince Hasan, kız arkadaşına laf gelmesin diye 4. katın balkonundan
aşağıdaki balkona sarkmaya çalışıyor fakat yere çakılarak ağır yaralanıyor; on
günlük yaşam mücadelesinden sonra hayatını
kaybediyor. Şimdi Hasan’ın katili
kim??? Acımı anlatacak kelime bulamıyorum… Kızım arkadaş seçerken cinsiyetine
değil, insan olup olmadığına bakar; erkek arkadaşları da bizde kalır,
annelerinden uzaktaki bu yavrucaklara elimden geldiğince annelik yapmaya
çalışırım. Kızım da erkek arkadaşlarının evinde kalır. Öyle istiyorum ki, bizim
kızlar erkek arkadaşlarının evindeyken polis baskın yapsın, ben Ulusal Kanal ve
Aydınlık gazetesini çağırayım, polislere, “Sana ne, başka işiniz mi yok???
Memleketi ayakkabı kutularında götürenlerin
peşine düşün!!!” diyeyim. Kara
mizah gibi yaaaa, memleket ne durumda, bunlar neyin peşindeler!!! Kızlarımızın
üstünden elinizi çekin; iş arıyorsanız, ben size iş göstereyim…
Yoksulluk nedeniyle dedesi
yaşında adama satılan çocukları korusun devlet, kızlarımızı biz koruruz …
Yatılı okullarda tecavüze uğrayan kız ve erkek çocuklara sahip çıksın.
Bankamatiklerde, parklarda, sokaklarda,
köprü altlarında sabahlarken tecavüze
uğrayanlara sahip çıksın, onları korusun Başbakan, kızımı ben korurum… On iki
yaşında evlendirilen, on dört yaşında ölü bulunan Kader’i, boşandığı kocası
tarafından öldürülen Ayşe
Paşalı’yı korusun, kızımı ben korurum, iş bana
kalmaz, o kendini korur … Töre cinayetlerine kurban edilen yavrucakları korusun
Başbakan; sokak ortasında gırtlağı kesilen kızlarımıza Devlet Baba olsun …
İstanbul Başakşehir,
parababalarının, bürokrat ve siyasetçilerin imam nikahlı eşlerine açtıkları
evlerle dolu; Metristepe’ye Metrestepe dendiğini yazmıştı bir gazete. Hiçbir
kadın ikinci, üçüncü eş olmayı kabul etmez; o kadıncağızları bu duruma mecbur
eden koşulları ortadan kaldırsın devlet … Dövülen, baskı gören, öldürülen
kadınlar için göstersin devletin gücünü… Koskoca devletin gençlerin kapısına
gidip, kızlı erkekli kalamazsınız,
ayrılın, demesi ayıptır, devletin gücünü
aşağılamaktır. Devlet devletliğini bilsin, büyüklüğünü göstersin, iktidarların
başarısızlığını örtmek için kadını malzeme yapmasın. İki yıldır ayrılmaya karar verdiğim eşim, bana zarar verir
diye korkumdan boşanma dilekçesini mahkemeye veremiyorum; kızımı değil, beni korusun devlet ...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder