9 Nisan 2014 Çarşamba

HER YER KARANLIK, DÜNYAYI NE HALE GETİRDİLER ...

7 Nisan 2008 tarihli günlüğüm

Gazetede, Akdeniz Üniversitesi'nde sağcı ve solcu öğrenciler arasında çatışma çıktığı haberini inceliyorum; sağcı öğrencilerin ellerinde taş, sopa, zincir, bıçak ve gözlerinde cehaletin karanlığı, sevgisizliğin, nefretin hıncı ... Bunlar en ufak bir dolduruşta insanı lime lime parçalayabilecek potansiyele sahip kara kalabalık ... Nazım'ın dediği gibi, sana düşman bana düşman, düşünen insana düşman ... Ürperiyorum görüntülerinden. Çocuklarım bu dünyayı o kara yürekli, kara beyinli kalabalıkla paylaşmak zorunda. Üniversitede benim sevgiyle yetiştirdiğim çocuklarıma da saldıracak bunlar, diye dehşete düşüyorum. İki kişi ateş etmiş solcu öğrencilerin üstüne; canilerden birinin resmi gazetede; elinde silah, siyahlar giyinmiş, başı kel, alnında kılıç dövmesi, kara sakallı gulyabani gibi, dev gibi iri bir adam. Çok korkutucu görüntüsü. Ruhu, kalbi daha da korkutuyor beni; ya kuzucuklarımın karşısına çıkarsa !!! Kim bilir neyin karşılığında bu gayreti ??? Vatan-Millet-Sakarya diyerek girişmez kimse böyle işlere; kim bilir kimlerin maşası, ne vaatlerle çıktı o sahneye, katilliğe soyundu büyük bir zevkle ...



Güneydoğu'da 5 liraya polis taşlayan çocuklar da bunlardan işte. Bu cehalet, bu yoksulluk olduğu sürece ülkem aydınlık günlere ulaşamayacak korkarım. Başbakan, kadınların en az üç çocuk doğurmasını istedi, sonra, Emine Hanım'ın o koşullarda dört çocuk yaptığını söyleyerek, doğurmamız gereken çocuk sayısını beşe altıya çıkardı. Bu iktidarların sürmesi kara kalabalığa bağlı çünkü ... Cahil ve kömür, gıda erzağına muhtaç bırakılmış, düşünmeyen, sorgulamayan kara kalabalıklar sayesinde  iktidarlarını sürdürebilirler ancak ve varlıklarının devamı için kolayca kandırabilecekleri o yoksul, bilinçsiz zavallıların hiç aydınlanmamaları gerektiğini çok iyi biliyorlar. Milleti başörtüsüyle oyalayarak, Meclis'ten ne yasalar geçiriyorlar ... Vatan toprağı parsel parsel satılıyor; tarım, hayvancılık, sanayi yok edilmiş, dışa bağımlı olmuşuz, cahil güruhun umurunda mı ??? Onlara başörtülerini, kara çarşaflarını ver, adına ileri demokrasi de, ahiret, cennet hayalleriyle uyut; bu tarafta gelsin çocuklarını bilmem kimin binlerce dolarlık bursuyla Amerika'da okutmalar, oğullarına gemicikler, fabrikalar, karılarına 6-7 asgari ücret karşılığı gözlükler, çantalar, imam nikahlı eşlere Metris'te adı Metrestepe'ye çıkan binalarda garsoniyerler; dindar değil dinidar sapıklar, beyinleri şeylerinde seks manyakları ...

Ülkemin bu kişilerin elleriyle itildiği karanlık günler herkeste ümitsizlik yarattı. İnsanlarda geleceğe güvensizlik, kaygı, endişe, belirsizlik, ne olacağız, ülke uçuruma sürükleniyor korkusu ... İnsanlar neşesini kaybetti, yaşama sevincini kaybetti ... Ekonomi tepetaklak, işsiz ordusuna her gün yenileri ekleniyor, her gün bilmem kaç esnaf dükkan kapatıyor, dış borç ülkeyi yarı sömürge durumuna getirmiş ... Hükumet bunları düzeltmek için hiç bir çaba göstermezken, "Biz başörtüsü uğruna ölümü göze aldık, bu yola beyaz çarşafla yani kefenimizle çıktık." diyorlar. Her geçen gün kapanan kızlara yenileri ekleniyor. Baba-abi-koca-oğul baskısıyla kapanmaya zorlanan kadınların giysileri biz açıklardan çok daha dikkat çekici, gözalıcı  ve şehvet uyandırıcı; çarpıcı renkler, daracık pardesüler, ağır sahne makyajı ... Türk kültürüne uzak Arabi bir hava var etrafta, birileri kandırılıyor ama farkında değiller. Dinin bütün gereklerini yerine getirdiler de sıra başörtüsüne geldi sanki. Hani, "Komşusu açken tok yatan bizden değildir." diyen Peygamberimizin Hadisi !!! Mesele inanç değil, sadece siyaset, Amerikan emperyalizminin daha fazla sömürmek için dayattığı Ilımlı İslam politikası; kime anlatacaksın ???



Öğrencilerim de ilköğretimden mezun olur olmaz tesettüre sokuluyor, kızların çoğu liseye yazdırılmıyor, ahlakları bozulur, kötü yola düşerler diye. Kurbanlık koyun gibi çaresiz boynunu bıçağa uzatan o kızlarımın gözlerindeki hüzün beni kahrediyor. Annelerinin kaderini devam ettirecek olmak korkutuyor onları . Dokuz-on çocuk doğurmak, koca baskısı altında yaşamak, genç yaşta kocalıp dünya kadar hastalık sahibi olmak bekliyor onları. Bakışlarındaki umutsuzluk, keder bu yüzden; korkuyorlar geleceklerinden ... Ben üç kızımı cehaletin pençesinden alıp liseye yazdırdım, velileri oldum, dersaneye gönderdim, iyi kötü şeytanın bacağını kırdılar, peki ya diğerleri ????

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder